HACI FAİK BEY
1831- 1.1891
1831 yılında İstanbul Üsküdar’da
doğduğu tahmin ediliyor. Hakkındaki bilgimiz son derece
sınırlıdır. “Aksaray Kız Sanat Mektebi„ müdürlüğü ve
“Haseki Hastahanesi„ müdürlüğü gibi görevlerde bulunduğuna
göre, almış olduğu eğitimin ve geçirmiş olduğu memuriyet
hayatının ondaki idarecilik yönünü geliştirdiği sonucunun
çıkarabiliriz. Bir aralık Hacca da giden Faik Bey’in mûsıkî’deki
hocası dönemin ünlü hanende ve bestekârlarından olan
Dellâl-zade İsmail Efendi’dir. Bu yönüyle Dede Efendi ekolünün
de temsilcilerinden biri olarak sayacağımız Hacı Faik Bey,
Enderun’da çok iyi bir şekilde yetişmiştir. Özellikle Hacı
Arif Bey ile olan yakın arkadaşlığı şarkı formunda ki
anlayışları bakımından bir ortak hareketin gelişmesine sebep
olmuştur.
Bununla beraber Hacı Faik Bey’in
klâsik anlayışı da, yani kâr, beste, ağır semai ve yürük
semai formlarında da başarılı eserler verdiği görülmektedir.
Özellikle bu yönü ile de önemli bestekârlarımızdandır. O
yıllarda bilindiği üzere batı müziğinin de kurumlaşarak
Osmanlı müzik hayatına girmesine karşın, klâsik formlardaki
eser bestekârlığı nisbeten azalmış, şarkı formu, bu duruma
direnmenin sembolü olarak birinci plâna çıkmıştı. İşte Hacı
Faik Bey, klâsik formda beste yapan ve eserleri ile de dikkatleri
çeken bir bestekârımızdır. Bu manâda yapmış olduğu Dügâh
Kâr, “Pek sevdim efendim seni gayetle beğendim„ güfteli eseri
bu makamın önde gelen ve pek sevilen eserlerindendir. Yine Hüzzâm
Ağır Semaisi “Kurban olayım gamzene bir kez nazar eyle” Hicâz
Ağır Semai’si “ Aşıklarının hâline ey mâh acımazsın”
güfteli eserleri, klâsik mûsıkîmizin sevilen parçalarındandır.
Gerdâniye, Kûçek, Bestenigâr, Nihâvend, Muhayyer-Sünbüle,
Tâhir Bûselik makamlarından iki beste iki de semâî besteleyerek mûsıkîmize armağan etmiştir.
39’u bulan klâsik formlardaki
eserlerinin yanısıra, dönemin anlayışına uygun, zarif,
san’atlı, ritmik, zamanında çok çalınıp söylenen eserler
bestelemiştir. Bazı şarkılarında kullanmış olduğu güfte son
derece sade anlaşılır ve o zamanki sosyal ortamın hoşlanacağı
ölçüdedir.
İyi derecede ney ve nısfiye üfleyen
Hacı Faik Bey, mevlevi idi. Yegâh ve Dügâh makamlarından iki de
ayin bestelemiştir. Yegâh Ayin’inin sadece I. selâmı zamanımıza
gelmiş, Dügâh Ayini ise birkaç defa Üsküdar Mevlevihanesi’nde
okunmuş, notaya alındığı için de unutulmaktan kurtulmuştur.
tevşih, şugl ve ilâhi formlarında bestelediği eserlerinde bir
kısmı kaybolmuş ancak 18 tanesi günümüze gelebilmiştir.
Hemen hemen belli başlı formların
tümünde eserler besteleyecek kadar mûsıkîye hakim olan Faik Bey’in
500’ün üzerinde bestesi olduğu fakat bunların büyük kısmının
kaybolup günümüze 170 kadar parçasının ulaşabildiğini
biliyoruz.” Faik” mahlâsı ile şiirler ve şarkı güftelerinin
de bir kısmını yazan Hacı Faik Bey, “Fâiku’l-Âsâr„
adıyla bir de güfte mecmuası yayınlamıştır. (1881)
Onun en önemli yönlerinden biri de
geleneksel çizgiler içinde yetiştirdiği öğrencileridir ki
bunlar arasında VI. Mehmed Vahdeddin, Hammami-zade Osman Efendi,
Şeyh Said Özok, Hacı Kirami Efendi’yi sayabiliriz.
Orta boylu, zayıf yapılı biri olan
Hacı Faik Bey 1891 yılının Ocak ayında ölmüştür. Ölüm
sebebi zatürre olup Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder